Trend Postası Dijital Vitrin Özel Sayı #2

Yüksek profilli bir palet için mavi tonları, nazik bir palet için Set Sail Champagne ya da çarpıcı bir palet için ametist moru ve turkuaz yeşili gibi mücevher tonlarıyla kombinleyerek Fortuna Gold’u tasarımlarınızda kullanabilirsiniz.

3. Tidewater Green (#2F4F4F): Güneşin doğması, mevsimlerin değişmesi, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü ve okyanus gelgitlerine atıfta bulunan bir renk olan Tidewater Green; dinamik yapısına ek olarak hem sarı hem mavi tonlarda kendini gösteriyor. Aynı anda hem büyük bir orman örtüsünü hem de karanlık bir su kütlesini andıran bu rengin temeli turkuazdır ve bu onu gri mavi bir yeşil ton yapar.

Kökleri hem mavi hem de yeşil spektrumlara uzanan Tidewater Green; kırmızı-turuncu, lavanta, adaçayı gibi birçok farklı tamamlayıcıya sahiptir.

Kaynak: Shutterstock

2. Tüketiciler kimden alışveriş yapacaklarına dikkat ediyor:  Tüketiciler, geçtiğimiz yıl boyunca “yakınımdakiler” aramaları yaparak hem rahatlıkları açısından en yakın işletmeyi bulmak hem de pandeminin en çok vurduğu yerel işletmeleri desteklemeye yöneldi. Tüketiciler nereden alışveriş yaptıklarına gün geçtikçe daha çok dikkat ederken kimi destekleyeceklerine de bilinçli bir şekilde karar veriyorlar. Örneğin; “siyahilere ait” ya da “sürdürülebilir işletme” gibi aramalar artış gösteriyor. Etik duruş konusunda tüketicilerin güveninini kazanmak için markaların sosyal ve çevresel meseleleri günlük çalışmalarına inandırıcı bir şekilde adapte etmeleri gerekiyor..

3. Tüketiciler artık daha iyi fırsatlar bekliyor:  Ekonomik belirsizlik sebebiyle birçok tüketici, alışveriş yaparken bir fırsat ya da promosyon arıyor. Tüketicilerin internette ürünleri inceledikten sonra “satıcı adı + indirim” benzeri aramalarındaki artış ise dikkat çekici. İnternette kolayca fiyat karşılaştırması yapabilen tüketiciler için indirim artık bir beklenti haline gelmiş durumda.

Bu durumla başa çıkabilmek için, müşterilerin karar verme sürecini kolaylaştıracak fırsatlar sunabilirsiniz. Örneğin; ürünlerinizde indirim yapmasınız bile “ücretsizin gücü” dediğimiz köklü davranış eğilimlerinden yararlanıp müşterilerinize satın aldıkları ürünlerin yanında ufak hediyeler gönderebilir ya da ücretsiz kargo fırsatı sunarak dikkatlerini çekebilirsiniz.

4. Tüketiciler her ürün için kapsamlı teslimat seçenekleri sunulmasını bekliyor: 2020’nin sonunda gıda ve market alışverişi kategorisinde “teslimat” aramalarında %50’nin üzerinde artıl görülürken, artık tüketiciler aynı teslimat hizmetlerini hediyeler ya da hobi ürünleri gibi niş kategoriler için de bekliyor. Müşterilerinin taleplerinin bu şekilde değişmesi ise makarları yeni ihtiyaçlara uyum sağlamaya itiyor. Örneğin; restoranlar artık müşterilerine kendilerinin yapabileceği yemek setleri satıyor ya da yaşam tarzı markaları kişiselleştirilmiş hediye kutuları üretiyor. Bunlar, temelde teslimat ve temassız teslimat seçeneklerinin bir arada sunulmasına dayanıyor.

Siz de müşterilerinizin bu değişen taleplerine karşılık verebilmek adına ertesi gün teslimat, belirli zaman aralıklarında teslimat ya da iadeler için kolay teslim alma gibi çözümler sunabilirsiniz.

5. Tüketici talebindeki hareketlilik devam edecek: Tüm dünyada pandemiden kaynaklı belirsizlikler devam ederken tüketici davranışları da aslında aynı oranda belirsiz olmaya devam edecek. Örneğin; 2020 yılı başlarında “tuvalet kağıdı” aramaları ani bir yükseliş gösterirken sonra düşüşe geçti, şirketlerin evden çalışmaya başlamasıyla beraber ise “ev giyim ürünleri” diğer tüm giyim ürünlerinin önüne geçti ve hala trendlerde varlığını sürdürüyor. Markaların da bu değişen taleplere ayak uydurması gerekiyor.

Zamanla talepler değişebilir ve köklü alışkanlıklar yerine yenilerini bırakabilir olsa da 2021 yılında bu yeni tüketici ihtiyaçlarının devam edeceği öngörülüyor. 

Müşterilerinizin taleplerine uygun şekilde davranmak ve değişimlere ayak uydurabilmek için trendleri takip etmelisiniz. Aynı zamanda otomasyon araçlarını kullanarak talepteki kısa vadeli, hızlı değişiklikler için kendinizi hazırlayabilirsiniz.

Kaynak: www.thinkwithgoogle.com

Peki, siz sosyal medyada bu olumsuz yaklaşımlardan nasıl uzak durabilirsiniz?

1. Kendi bakış açınızı kabul ettirmeye değil, kitlenizle uyum yakalamaya çalışın  2020 yılında, markalar yalnızca ürünleriyle değil sosyal olaylara verdikleri ya da vermedikleri tepkiler ile de dikkat çektiler. Özellikle insan hakları ya da siyasi tartışmalar konusunda sessiz kalan şirketler, sosyal medyada takipçi kaybetmeye ve olumsuz dönüşler almaya başlarken kitledeki kullanıcılar artık bu markalarla bağ kuramadıklarını dile getirdiler.

Bu yeni dönemde ayakta kalabilmek için, markanızın bir yaklaşımı desteklemesi gerekiyor. Aksi halde sadık müşteri kitlenizi dahi kaybetme tehlikesi ile karşılaşabilirsiniz. Destekleyeceğiniz yaklaşım elbette ki markanızdan apayrı bir yaklaşım olmamalı. İçerik stratejinize ve marka değerlerinize bağlı kalarak içerik ve reklam türlerinde çeşitliliğe yer verebilir, markanızın sevilmesini ve mesajınızın itibarınızı zedeleyecek yorumlar olmadan hedefine ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Aynı zamanda tartışmaya neden olma ihtimaline sahip anlatımlardan kaçınmak için konuşmanın kişiselleştirilmiş olduğu, kitlenizi daha çok keşfe yönlendiren platformlara odaklanabilirsiniz.

2. Kültürel ortama dikkat edin:  Sosyal medya hesaplarınızda paylaşım yapmadan önce mutlaka gündemde nelerin olduğunu ve paylaşacağınız içeriğin o gün için doğru bir içerik olup olmadığını değerlendirin. Aynı zamanda mesajınızı kültürel hassasiyet, marka konumlandırması ve marka güvenliği açısından da düşünmelisiniz.

Bunun dışında, sosyal medya içerik ve reklamlarınızda kitlenizin ilgi alanı ile ilgili kontroller yaparak, hatta belki markanızın topluluğa değer katabileceği fırsatlar yaratarak dikkat çekebilirsiniz.

3. Daima yedek bir planınızı olsun: Özellikle belirsizlik dönemlerinde içeriklerinize gelen tepkilere göre bir kriz yönetimi yapmaya hazırlıklı olun. İçeriğinize gelen olumsuz yorumlara göre nasıl ilerleyeceğiniz tabii ki öncelikle markanızın bu konudaki rahatlık düzeyiyle alakalı fakat Digitas’ın önerisi yorumların %20’si konuyla alakasız ya da olumsuz olduğunda yeni bir reklam öğesi ya da içerikle dikkati dağıtmanız yönünde. Sonrasında ise bu tarz olumsuz yorumlara yol açan içerikleri denetlemek, gelecekte tekrar böyle durumlarla karşılaşmayı önlemek adına son derece önemli.

Kaynak: www.thinkwithgoogle.com